Kurucumuzun Dilinden Hakyol Vakfı

BEDENEN, KALBEN VE FİKREN EĞİTİMLİ NESİLLLER!..

Hakyol Eğitim, Yardımlaşma ve Dostluk Vakfı, Türkiye’nin en önemli hayır müesseselerinden biridir.

Hakyol Vakfı’nı kurma şerefi, değerli Hocamız, cennet mekân Mehmed Zahid Kotku hazretlerine âittir, ona râcîdir.

Hocamız (rahmetullâhi aleyh), vefatından birkaç sene önce (o zaman Vakıflar Genel Müdürü Profesör Osman Çataklı idi), bizim de bir vakfımız olsun diye temenni izhar buyurmuş. Ankara’daki değerli kardeşlerimiz beni ikaz ettiler; “Hocamız bir vakfın kurulmasını istemişti. Bugüne kadar bu istek yerine getirilmedi, çalışmamız gerekmez mi?” dediler.

Kendilerine teşekkür ederim. Onun üzerine değerli kardeşlerimizle toplandık; vakfın tüzüğünü hazırladık, gaye maddelerini tespit ettik, faaliyetlerini madde madde böldük, sıraladık. Sanıyorum büyüklerimizin himmetiyle her okuyuşumda beğendiğim güzel bir vakıf senedi meydana geldi. Gaye maddelerini de çok beğeniyorum, gayelerin tahakkuku için sıralamış olduğumuz faaliyet türlerini de çok beğeniyorum.

Bu maddeleri hazırladıktan sonra İstanbul’a gittik, Hocamız’a (rahmetullahi aleyh) vakfımızın senedini hazırladığımızı, şunları yapmak istediğimizi arz ettik.

Bizi dikkatle dinlediler, tasvip eylediklerini ifade buyurdular, takdir ve taltif eylediler. Dualarını almış olduk. Onun için vakfımızın faaliyetlerini zevkle şevkle yapmaya devam ediyoruz.

Müslümanlar birbirlerinin kardeşidir. İslâm, bütün inananları kardeş olarak ilan etmiştir. Bu kardeşlik, diğer tüm beşerî ilişkilerin üstünde ve hepsinden daha kuvvetlidir. Bu kardeşliğin gereği, Müslümanların birbirlerini gerçekten sevmesidir. Göstermelik olarak, seremoni olarak değil, birbirlerini gerçekten sevmesi, birbirlerinin gerçekten dostu olmasıdır.

Tasavvuf erbabı, kültür tarihimiz içinde İslâm’ın bu ana ruhunu çok iyi kavramış kimseler olarak bunun çok güzel örneklerini sergilemişlerdir. Tasavvuf edebiyatını incelediğimiz zaman, baştan aşağı sevgi teması ile doldurulmuş olduğunu görürüz.

En büyük sevgi Yaradan’ımız ve bize her türlü lütfu ihsân eden, bahşeden, her varlığı veren, her imkânı sağlayan Rabbimizedir.

En büyük sevgi Allah sevgisidir.

Muhabbetullahtır aşkullahtır.

Bu sevgi bir insanın içine girdiği zaman tüm eşyaya sevgi gözüyle bakmayı sağlıyor. Yaratılanı Yaradan’dan ötürü hoş görme durumu kendiliğinden meydana geliyor.

O halde insanların birbirini sevmesinin gerçek yolu marifetullahtan, Allah’ı bilmekten, Allah’a kul olmaktan, iyi Müslüman olmaktan geçiyor. İyi Müslüman olmakla sevgi arasında böylece karşılıklı, mütekabil ilişkiler var.

Biz bu bakımdan dostluğu da dostluk faaliyetlerini takviye edici çalışmaları, vakfımızın önemli çalışmalarından biri olarak gördük.

Burada şu derin mana karşımıza çıkıyor ki, hayrat u hasenat adeta insanın ömrüne eklenen yeni ömürler gibidir. Çünkü onun ömrü bitmişti, defteri kapanacaktı ama hayratı, hasenatı devam ettiği için sevabı devam ediyor.

Demek ki adeta yaşıyor. Demek ki sanki ikinci bir ömür, üçüncü bir ömür, dördüncü bir ömürle sağmış gibi o hayırdan istifade ettiği müddetçe kendisi sevap kazanmaya devam ediyor.

Allah’tan dileğimiz, ömrümüzün hiçbir ânını, sonunda pişman olacağımız şekilde boş, gâfil ve cahilâne geçirmemek. Ömrümüzün her ânını tüm insanlara, tüm Müslümanlara, tüm kardeşlerimize en verimli, en faydalı tarzda geçirmek. Sonunda mutlu bir şekilde bu dünyadan ayrılmak ve vefatımızdan sonra da sevaplar kazanmayı sağlamak. Allah bu emellerimizde bizi muvaffak eylesin, hem dünyada hem ahirette mesut ve bahtiyar eylesin.